26 Eylül 2010 Pazar

GÜNEŞE YÜRÜMEK

GÜNEŞE YÜRÜMEK

Güvercin rengi bulutların telaşına rüzgarın ıslıklarının karıştığı ılık bir gün… Arada bir düşen damlalar, toprak kokusuna karışıp tüterek yitip gidiyor hemen; geriden küçük, küçücük bir iz bırakarak. Güneş bulutların arasına gizlense de var olduğunu, orada olduğunu bilmek, güven duygusuyla karışık bir coşku seli uyandırıyor içimde; biliyorum, yaşıyor olmanın o doyumsuz tadı bu.

Çayımı alıp çıkıyorum balkona. Yüzüme vuran damlaları karşılıyorum geniş bir gülümsemeyle. Toprağın o güzelim kokusu, suyun o saf tadı karışıyor gülümseyişime. Gözlerimi kapatıp o gülümsemenin tüm benliğime yayılmasını duyumsuyorum içten içe.

Çocuk cıvıltıları kaplamış sokağı. Ara sıra atıştıran yağmuru önemsemeden sürdürüyorlar oyunlarını. Yaşam, onların cıvıltısında renklenip büyüyor biraz daha. Gençler, büyük gürültülerle, yaşamın olanca sesiyle yürüyorlar kaldırımdan. İkinci baharlarını yaşayan bir çift, el ele geçiyor karşıdaki yürüyüş yolundan. Elimi uzatsam, sevgilerine dokunacağım sanki.

Yağmur hızını arttırıyor sonra. Yoğun bir toprak kokusu karışıyor havaya, yaşama karışırcasına. Çocuklar, sağanakla gölleniveren birikintilerde düş denizleri yaratmakta, kirlenen giysilerine ve annelerinden duyacakları azarlara aldırmazcasına… Kağıttan gemilerini uğurluyorlar, uzak masal ülkelerine.

Yağmur kesiliyor çok geçmeden. Güneş, bütün ışıltısıyla salınmakta. Gökkuşağı, tüm renkleriyle yeni masallar üretmeye başlıyor. Çocuklar, gökkuşağını yakalama derdinde. Bense gökkuşağının renklerini büyütüyorum yüzde milyonlarca…

Çoktandır içmeyi unutup soğuttuğum çaya takılıyor gözüm bir an. Mutfağa dönüp tazeliyorum. İçim dışım bahar; içim dışım yağmur, güneş, gökkuşağı; içim dışım yaşam, olanca renkleriyle.

Tüz bezginliğim, umutsuzluğum uçup gidiyor bir anda. Yaşamın güçlükleriyle savaşmak daha kolay şu anda. Tazelendim, yeni umutlar yeşerttim ya, gökkuşağınca…

Dilime Nazım’ın şiirini dizip daha bir gülümsüyorum yaşama; güneşe yürüyüp onu yeniden doğururcasına:

“Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
…”

Ve güneşi doğuruyorum, tükenmeyen umutlarca…



a.y. 26.09.2010

Hiç yorum yok: