11 Kasım 2008 Salı

27. İSTANBUL KİTAP FUARININ ARDINDAN

FUARIN ARDINDAN

Dokuz günlük bir fuarı daha geride bıraktık. Ülkemizdeki kötü gidişin tersine, fuara ilgi daha yoğundu bu yıl. Standlar doldu taştı. Ben de okuyucularımla bol bol söyleşme olanağı buldum.
Fuar süresince İstanbul'da oturmuş bir okuyucu kitlem olduğunu gözlemek, beni mutlu etti; hem de epeyce kalabalık bir kitle. Daha önceki yıllarda okudukları kitaplarla ilgili beğenilerini sunmaya gelenleri mi dersiniz, benimle fotoğraf çektirmek için yarışanları mı, yeni kitaplarımı almak için birbiriyle yarışanları mı...

Fuarda pek çok dostla da görüşme ve söyleşme olanağı buldum. Hamdullah Köseoğlu, Mehmet Güler, Savaş Ünlü, İncila Çalışkan, Mehmet Erdoğan,Nur İçözü, Aytül Akal, Mavisel Yener, Ayla Çınaroğlu, Canan Tan,Zeynep Oktuğ, Berrin Çoruk Aksu, Filiz Tosyalı, Nuran Turan,H. Hüseyin Yalvaç, Kadir İncesu, Tekin Gönenç, Seviye Merih, Aydın İleri, Bilgin Adalı, Nedime Köşgeroğlu(Adını unuttuğum dostla beni bağışlasın)...bunlardan bazılarıydı.

4 Kasım Salı günü Edebiyatçılar Derneği adına, GÜNÜMÜZ ÇOCUK EDEBİYATINA GENEL BAKIŞ, başlığı altında bir panelimiz vardı.Nemika Tuğcu, Hasan Güleryüz, Yahya Türkeli, Şebnem Sema Tuncel ve ben konuşmacılardık. Şebnem gelemediği için onun bildirisini de ben sundum.

"...Bu alan, yıllarca boş bırakılmış, gereği ve önemine inanılmamış, çocuklar için ayrı bir edebiyat olamayacağı düşüncesi kabul görmüştür. Bakınız, bir italyan Atasözü ne diyor: "Küçük çocuklar baş ağrısıdır. Büyüdüğünde kalp ağrısı olurlar." Çocukları masal ve fabllarıyla büyüleyen La Fontaine bile,"Çocuklar acımasızdır." demiştir. Ünlü ingiliz düşünürü Francis Bacon, "Çocuklar, babaları için bir ayakbağıdır." demiştir. Dünyada bu düşünce yaygınken, çocuk edebiyatının gelişmesini nasıl bekleyebilirdik ki?

Bizdeki durumun da çok farklı olduğunu sanmayın. Tarihteki ilk önemli eserimiz Kutad-gu Bilig' de Yusuf Has Hacip şöyle diyor: "Kızlar hiç doğmasalar daha iyi olur. Kız çocuk doğarsa, iyisi mi toprak ananın bağrına düşsün, yaşadığı ev mezarlığa yakın olsun." En yaygın atasözlerimizdeki iğrençliğe bakar mısınız? "Dayak cennetten çıkmadır" "Kızını dövmeyen dizini döver." Doğu ve Batı uygarlığı bir olmuş, yüzyıllarca, çocuğu baş belası görmüştür. Bu anlayış son yıllara kadar pek değişmemiştir. Yüz yıl kadar önce Avrupa'da, sonra da bizde yavaş yavaş çocuk edebiyatının önemi anlaşılmaya başlanmış, bu alanda eserler verilmeye başlanmışsa da ilk eserler, çocuğa öğüt vermekten öteye gidememiştir. Çünkü çocuk, büyüklerin küçültülmüş birer kopyası olarak görülmüş, onun ayrı bir birey olduğu düşünülmemiştir." den başlayarak günümüz çocuk edebiyatı üzerine düşüncelerimi dillendirdim. Gerici düşüncelerin çocuk kitapları pazarını ele geçirme çabalarından iyi örneklere kadar, kısaca konuştum."...Bir çocuk kitabını büyükler de beğeni ve zevkle okuyabiliyorlarsa, çocuk edebiyatından söz edebiliriz." diye bitirdiğim konuşmamın sonunda, diğer konuşmacı arkadaşlarımla birlikte, tıklım tıklım dolu olan salondaki dinleyicilerin kafasında soru işaretleri bıraktığımızı düşündüm; biraz da kafalarındaki soruların bir kısmını yanıtladığımızı...

Salondan çıktığımda, okuyucularım hemen kapının önünde yine beni bekliyorlar; ellerindeki kitaplarımı (Düşlerin Ötesi) imzalatıp bir an önce servise yetişeceklerini söylüyorlardı.Ayrıca, fuarın son üç gününe yetişse de iki yeni kitapla okurlarımın karşısında olmak( GEZEGENLER ARASINDA 1-2), beni ayrıca mutlu etmişti.

Derneğimizin standında Frankfurt Kitap Fuarı'nda sergilenen ingilizce kataloğu da görme olanağım oldu. Emeği geçen herkese gönülden teşekkürler.

Bir dahaki fuarda görüşmek dileğiyle...
Sevgiyle kalın.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Fuarın Ardından başlıklı yazınızda; insanın insana bakışı ile edebiyatın insan yaşamındaki yerini içeren duygu ve düşüncelerinize cenı gönülden katılılır. Selam ve saygılar sunarım.

Adsız dedi ki...

düşlerin ötesi adlı kitabınız beni gerçekten çok etkiledi... saten sizin gibi yazarlar bu türkiyeye yakışır

bir daha fuarda görüşmek üzere