10 Aralık 2008 Çarşamba

ALMANYA İZLENİMLERİ


ALMANYA’DAN IZLENIMLER

Hessen Kultur Bakanliginin daveti uzerine 14.11.2008 tarihinde geldigim Almanya’dan 25.11.2008’de ayrildim. Hessen-Kessel-Fulda’da Turk-Alman ogrenci ve ogretmenleri ile yabanci ogretmenlerle yaptigim soylesilerden sonra cok hos izlenimlerle ayrildigim Almanya’dan birkac cumle de sizlere soz etmek istiyorum.

Ucak Frankfurt’a indiginde icimde bir telas ve sikinti vardi. Almanca bilmiyordum. Beni karsilayacaklarini soyleseler de gumrugu asip beni bekleyen tercumanim Regina Hofer’i gorunceye dek de bu sikintim surdu. Kirk yillik dostmuscasina beni sicacik karsilayan Regina Hofer tum sorunlari unutturdu. Trenle bir saatlik bir yolculuktan sonra Fulda’ya geldik. Bolgenin tarihi ve turistik yerlerini iceren iki gunluk bir gezi programindan sonra soylesilere basladim.

Ilk soylesim Sturmis Schule’deydi. 7-14 yas yabanci ogrencilerin cogunlukta oldugu bu okulda cevirmen araciligiyla konustum; Zaten konusma metinlerim ve okuyacagim oykuler daha onceden istenmis; tumu de Almanca’ya cevrilmisti. Soylesi sonunda sorular o denli yogundu ki uc saate yakin suren programi sorular bitmeden kesmek zorunda kaldik. Program bittiginde hem ben hosnuttum; hem de Turk-Alman ogretmen ve ogrenciler… Bu durum; bitmeyen alkislardan ve sevgi gosterilerinden anlasiliyordu.
Sorulardan birkac ornek vermek istiyorum:
“ Almanya’yi nasil buldunuz?” “Bizimle ilgili de bir kitap yazmak ister misiniz?” “Incili Kavak romanina bir Alman kahraman koymak nereden akliniza geldi?” “Frankfur Kitap Fuarindaki kataloglarda, kitaplarinizin tanitim yazisi neden Almanca degil de Ingilizceydi?” “Kitaplarinizin tamami Almanca’ya ne zaman cevrilecek?”

Yukaridaki sorular yabanci ogrencilerden gelen sorularin bir bolumuydu. Sturmis Schule’deki cocuklar(Turkler de) duzey olarak oldukca iyilerdi. Turk Cocuklari da benim Turk olmam dolayisiyla, son derece gururluydular. Onlar da oturdugum kent, ulkemizdeki yasitlarinin kitaba olan ilgisi ve okudugum oyku(Kara Bulut oykusu ve Duslerin Otesi romanindan iki sayfa) ile ilgili guzel sorular sordular. Ayrilirken, beni cikolata ve ciceklerle ugurladilar.

Ertesi gun gittigim Cono-Raabe-Schulede ve Harpschule’de Turk siniflari ile soylesiye basladim. Bes Turk sinifi vardi ve bu soylesiler bes gunumu aldi. Oradaki Turk Cocuklari, duzey olarak oldukca dusuktu. Sorulardan birkac ornek verirsem, ne demek istedigimi daha iyi anlarsiniz saniyorum:
“Yazmak icin neden bu kadar ugrasiyorsunuz?” “Bu isten cok para kazaniyor musunuz?” “Ben okumak istemiyorum. Annem zorla okula gonderiyor. Okuyup de ne olacak?” “Peygamber efendimizin hayatini da yazdiniz mi?” “Kuran okumayi biliyor musunuz?”

Yukaridaki sorular en ilgincleriydi. Guzel sorular da vardi kuskusuz, ama o kadar azdi ki…

Sorulari en uygun sekilde yanitladigimi saniyorum ki cocuklarla cok iyi dost olduk, Disarda, alisveris merkezlerinde beni gorduklerinde, kosarak yanima gelip sariliyorlardi.

Bu arada, Turk, Alman, Yugoslav, Italyan ve diger yabanci ogretmenlere iki saatlik bir sunum yaptigimi ve onlarin sunumdan cok etkilendiklerini de eklemeliyim. Konu; Turk Cocuk Edebiyati

Almanya cok soguktu. Kar-kis derken sonunda biraz rahatsizlandim ve Stanhau ile Welberg soylesilerini geri cevirmek zorunda kaldim. Oysa Stanhau Grimm masallarinin besigiydi ve orayi gormeyi istiyordum. “Bir baska sefere” deyip trene bindim. Almanya soylesilerim planlanandan zaten uzun surmustu ve Bruksel’deki programim baslamak uzereydi.

Gozlerim, yol boyunca, yemyesil cimenler ya da karli orman goruntuleriyle senlendi.
30.11.2008, Bruksel

Hiç yorum yok: