30 Mart 2010 Salı

KARANLIKLAR SUSKUNLUĞUMUZDA GİZLİ

KARANLIKLAR HEP BİZE Mİ VERGİLİ


Karanlıklar koyulaştı yine.
Bulutlar bile yitirdi güvercin renklerini;
kanatlarından vurulmuşlar yine belli.
Güneş de vazgeçti o çocuksu oyunundan,
hani bir görünüp bir yittiği…


Suçlu mu?
Kim değil ki?
Sonuç elbirliğinin eseri.
Ne anlamayı denedik, ne anlatmayı.
Ne de bildik bağışlamayı.
Susmayı bildik yalnızca.
Bir de acımasızca kanatmayı.


Haydi, şimdi zamanı,
birlikte kanayalım suskunluğumuzda.
Güneşi silelim pencerelerimizden,
yüreklerimizdekine yaptığımız gibi.
İzleyelim bu gidişi uzaktan,
bilmediğimiz bir şey değil ki.
Külümüzde savrulalım yalnızca,
unutmadan meltemliğimizi bile yitirdiğimizi.
Bırakalım, direnmeyi,
haydi!


Arif’i de silelim belleklerimizden:
“dayan tırnak ile/ dayan diş ile/
umut ile sevda ile düş ile/
dayan rüsva etme beni.”
Tırnağımız dişimiz sökülmüş belli;
umutlarla sevdaları da sildik mi;
işte bitti.


Karanlıklar hep mi bize vergili?


30.03.2010- Eskişehir

Hiç yorum yok: