9 Eylül 2008 Salı

ZAMANSIZ

zamansız

zamansız bir sevda tutuştururken kanımı
sığmazken yüreğim göğüs kafesine
bir kent ağıda durur
kentte kadınlar
içimde
doğururum sevdaları
ya bin yıl sonra
ya bin yıl önce
bu yüzden aşk ölür
karşılaşma
enkaz döneminde
hüznünü sırtlamışım yılların
suyu tutuşturur dumanım
seni tutuşturur
yüreğimdeki yaralar
kimbilir kaç kerem’in gözyaşı
kaç aslı’nın külüdür
yürüdüğüm yollar eskir
söz eskir boşluğa savurduğum
her akşam azalırım bir parça
her yarın biraz daha eskirim
geleceğe susmam ondandır
ondandır soruları duymazlığım
bu sevda deli
bu sevda zamansız sevgilim

Hiç yorum yok: