28 Nisan 2009 Salı

AYŞE YAMAÇ

HOŞGELDİN ERGUVAN MEVSİMİ

Yağmur bulutları çekilmiş gökyüzümün en uzak köşesine; gecenin karasına bulaşmış düşlerim de… Karşımda güneş ışıklarıyla oynaşan erguvan çiçekleri; yüzümde çoktandır unuttuğum mor bir gülümseme… Erguvanlar umut aşılıyor yüreğime.

Kara gecelere alışmıştım oysa; gazetelerden günüme düşen kara haberlere de. Yaşadığım kent küsmüştü bana; üşütüyordu yüreğimdeki o yalnız kuşu. Haritada kızaran rengi bile yetmemişti ısınmama; Anadolu’nun pek çok yöresindeki karanlığa takılı kalmıştı bakışlarım. 23 Nisanları kutlu doğumlara odaklayan kafaların çocuk sevinçlerini tırpanlamasındaydı aklım; mevsimler boyu peşinden koştum aydınlığın gittikçe ıramasında…

Bir mum ışığı olabilmekti amacım oysa; cümle karanlık rüzgarlarıyla söndürüp dursalar da kendi kendini yeniden yakmaktan usanmayan bir mum alevi… Kırılan kanatlarıyla bıkmadan uçmayı deneyen yaralı bir kuş belki… Düşmekten yorulmayan… Vurulup durmaktan… Ya da yorulmadığını sanan… Belki de dolunayken yarımaya, sonra da hilale dönüşen ama karanlığa bütünüyle teslim olmaktan korkan, güneşe vurgun bir gezegen… Sürekli açık bir yaraydım anlayacağınız, durmadan kanayan.


Şimdi, yeniden, yeniden deniyorum uçmayı. Umut devşiriyorum erguvanlardan, morötesi gözlerimi geleceğe odaklayarak. Yıldızlardan ışık topluyorum, kararan umutlarımı bilemek için. Sessizliğimde boğduğum çığlıklarımı salıveriyorum gönlümce.

Bir erguvan ağacı oluyorum anlayacağınız, dallarında çocukların oynaştığı. Hoş geldin benim mevsimim; hoş geldin erguvan mevsimi!

28.04.2009, Eskişehir

Hiç yorum yok: