2 Temmuz 2009 Perşembe

2 TEMMUZDA ÜŞÜMEK

YAZ YAĞMURU/ DÜŞLER VE GERÇEKLER

Giysim yağmur. Damlalar, yüzümü aşıp bedenime doğru yol alıyor. Dünde kalmış baharlara batıyorum, damla damla gülümseyerek. Damlalardan kanatlar yapıyorum sonra, düşlerime yol almak için.

Masmavi bir gökyüzündeyim şimdi. Ne hüzün bulutları var çevremde, ne de ateş yağdıran kanatlı makineler. Güneş yüklenmiş çocuk gülüşlerini, büyüyor alabildiğine. Rüzgar, kanatlandırıyor uçurtmalara yüklenen düşleri. Bahar iniyor yeryüzüne, açıyor tüm çiçekler.

Denizlere iniyorum sonra; dalgalarıyla yelkenleri şişiren denizlere. Beyaz köpüklere masallar yüklüyorum, kumsallara sersin diye. Denizle kucaklaşan dolunayın ışığıyla yıkayıp büyütüyorum umutları; mutlu düşlere sarıp seriyorum çocukların yataklarına. Gecenin karnını okşuyorum, güzel günlere gebe. Şişelere sığmayan denizi seriyorum özlemlere.

Yağmur kesiliyor, kendime dönüyorum. İçimden geçen poyrazlarda üşüyor düşlerim. Gazeteler, çağın yaralarından sızan kanla yazılıyor. Ekranlar, mutlu düşler doğursun diye karnını okşadığım gecenin rengini koyulaştırıyor, aslını geçmiş gölgeleri daha da büyüterek. Gece, çok fazla sesi çıkanların çok haklı sayıldığı güne gebeymiş; anlıyorum. Kırdığı gönüllere bayrak dikenlere takılıyor bakışlarım; gözlerimden kaçıyorum.

Aşkı tanımlıyor bir adam, bıkmadan; bir başkası aldatmayı… Çağ, dışına sürüyor aşk masallarıyla yüklü dizeleri. Ben’li rüzgarlar, biz’leri yırtıp kendini yüceltiyor durmadan; gök gürültüsü, ben’li yıldırımlara gebe…

Güneşteki lekelere dalıyorum sonra; her biri yüreğimi kavuran otuz yedi ozanın korlaşmış bedenlerine… Alevler arasından otuz yedi dize sızıyor, barışı ve sevgiyi anlatan; insanlığımdan utanıyorum.

Kanlı yangınlarda kaynıyor Uğur kaynar. Uzandım usulca cigarama;/Yavan ömrüme katık./Ben o gün öldüm gülüm,/Bir daha ölmem artık... diyen Metin Altıok’un dumanı savruluyor havaya. Yüreğinin onmaz acılarıyla Aziz Nesin’in çığlığı düşüyor dizelere. Umuda tutunan Asım Bezirci’nin sözleri aslılı kalıyor havada. Nesimi Çimen’in “kuşlar uçtukça…” sürecek umut türküleri alev alıyor sonra… Ve diğerleri… Ve sonra… Otuz yedi hançer saplanıyor özgürlüğümüzün tam ortasına. Gün ağarırken, Sivas’tan yükselen dumanlarla kararıyor ülkemin göğü.


Gün tutulup ay soluyor; masallarım utanıyor, düşlerim de… Ozanlarını yakanlarla aynı havayı soluyor olmanın hesabını, masallarımla büyüttüğüm çocuklara nasıl vereceğimi düşünüyorum şimdi.

Gökkuşağım renklerini yitirip kararıyor; denizlerim de… Yağmur, yeniden yağmaya başlıyor, kapkara damlalarla bu kez. Damlalar, indiği yerlere koyu lekeler bırakıyor, hiç silinmeyecek lekeler hem de… 2 Temmuz’da üşüyorum.

Hiç yorum yok: