29 Ağustos 2010 Pazar

KANAYAN SELLER GİBİ- ATEŞ ÇİÇEĞİ


“Elleri zaman dışı bir çiçek, gözleri akşam şafakları gibi göçmen,” biri olarak dolaşırken bir destanın kanayan sellerinde, “türkülerden ağıtlardan geçtim”; ATEŞ ÇİÇEĞİ gibi; geçmişin çileli dönemeçlerinde..


“Saplarından,
uçurumlarından,
gök biçilmiş ekinlerinden geçtim onların…

içimden ağıtlar türküler geçti; yakarak, kanatarak…”


Bozkırlarda gördüm sevdanın yeşilini… Filiğ’in Hatçesi’nde, Sicilyalı Skylla da yandım kadınların binlerce yıldır acıyla yoğrulmuş tarihine.


Zorbalığı da yaşadım, kahramanlığı da… Kar’Hüseyin karardı yüreğim; Arif Bey de Kuvayi Milliye oldu destan destan.


Korunaksız kel tepelerde gördüm, insanlarımın ikiyüzlü ve dönekliğini; ama aynı zamanda dostuna el verdiğini dar zamanlarda; korkak, cesur, sevdalı, barışı kanla yazan, kanda barışı boğan insanlarımı...


Kanadım destan destan; filizlendim umut umut…


Diledim ki, okumakta geciktiğim bu destan, sayfa sayfa ulaşsın tüm kitapseverlere; bu destanı dize dize dokumak için ayağının değmediği taş kalmayan ozanın saygıyla ellerinden öperek…



ATEŞ ÇİÇEĞİ
Bir Destan Denemesi

ADNAN DURMAZ
ART Basın yayın, Şubat 2003, Ankara

29.08.2010, Eskişehir


AYŞE YAMAÇ

Hiç yorum yok: