EMİRDAĞ’I YENİDEN SOLUMAK
Emirdağ, doğduğum kent. Suyunu içtiğim, ekmeğini yediğim; kaldırımlarında ayak izlerimi, toprağında anılarımı bıraktığım; anamın masallarını, öykülerini, anılarını, ağıt ve türkülerini dinleyip bugünkü yazma sevdama temel yaptığım kent. İşte, yine orada, Emirdağ’dayım.
Öğretmen Mustafa Eker ve Aziziye İlköğretim Okulu Müdürü Levent Aytek’in çağrılısıyım. On bir yıl önce öğretmen olarak ayrıldığım okula, bu kez yazar olarak gideceğim. İçimi, tanımsız bir duygu ve coşku sarıyor. Türkiye’nin pek çok kentinde, pek çok okulunda, hatta yurtdışında bile etkinlikler yapmışım; ama burası başka. Burası Emirdağ.
17 Aralık Çarşamba sabahı erkenden, amcamın kızı Fahriye Yamaç tarafından evden alınıyorum. Arabayla Emirdağ yolundayız. Benim coşkum ve heyecanım onu da sarıyor. Yol boyunca Emirdağ’la ilgili anılarımızı tazeliyoruz.
Okula varıp dostlarla kucaklaştıktan sonra, okul çalışanı Ceylan Bey’in sıcacık çayları ve dumanı üstünde taptaze simitlerle kahvaltımızı ediyoruz. O sırada yine bir sürprizle karşılaşıyorum. O okuldan yıllar önce mezun ettiğim bir öğrencim-Perihan- bu kez okulun öğretmeni olarak karşıma çıkmasın mı? Az sonra bir öğrencim daha… Orada staj yapıyormuş. Sevincimi ve mutluluğumu varın siz hesaplayın.
Okul çok değişmiş ve gelişmiş. Okul müdürü ve öğretmen arkadaşlar o denli çalışmışlar ki çok güzel bir kütüphane kurmuşlar. Oysa biz öylesine yoksunluklarla boğuşuyorduk ki, böyle bir kütüphane bizim hayallerimizin bile ötesindeydi. Bir kez daha göğsüm kabarıyor.
Küçük oğlumun arkadaşı Mehmet Emin Kalender geliyor daha sonra. Türkçe öğretmeni olmuş. Aynı zamanda gazetecilik yapıyor ve bir internet sitesini yönetiyormuş. Onunla kısa bir söyleşiden sonra Emirdağ’ın ilk edebiyat dergisi Edebdağ’ı tutuşturuyorlar elime. Dergi yöneticilerinden ikisi gelmiş. Dergiye abone olup asıl söyleşiye geçiyorum.
Söyleşide Emirdağ Kaymakamı Zekeriya Güney, Emirdağ Belediye Başkanı L.İhsan Dağ, Emirdağ İlçe Milli Eğitim Müdürü Gıyasettin Taş, İl Genel Meclisi Üyesi Yusuf Demir, okul müdürleri, öğretmenler ve öğrencileri görüyorum. Emirdağ’da bulunmanın coşkusuyla öğretmenlik anılarımdan yazın tutkuma dek pek çok konuda konuyor, öykülerimden örnekler okuyor, soruları yanıtlıyorum. Ünlü masal yazarı Ezop’un Emirdağlı olduğunun ortaya çıkmasından kendime de pay çıkartmıyor değilim doğrusu. Ben de Ezop’un torunu olmuyor muyum?
Yetişkinlerle, gençlerle, çocuklarla söyleşi ve imza derken, zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorum. Yemek yemeye bile zaman bulamamışız. Pasta çay ve simit güzel, ama bir cacıklı dürüm olsa diye de aklımdan geçiriyorum doğrusu. Yine de zaman darlığı nedeniyle Sevgili Mustafa Eker’in yemek davetini geri çeviriyoruz.
Mayıs ayında yeniden gelmeye söz vererek okuldan ayrılıyorum. Mutlu, coşkulu, gururlu ve onurluyum. Bu denli duygulanmakta haksız mıyım dersiniz?
18.12.2008, Eskişehir
18 Aralık 2008 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder