Yamaç'ın bu yıl yayımlanan ve gençler için kaleme aldığı Düşlerin Ötesi adlı romanı, üniversite sınavına hazırlık çağında bir delikanlının, Umut'un, kimi zaman hüzünlü, kimi zaman vurdumduymaz ve bencil olan, tam da bir gençten beklenecek kafa karışıklıklarıyla dolu öyküsünü anlatıyor. Annesi doğumda ölen Umut, Eskişehir'de anneannesiyle birlikte yaşamaktadır. Savaş muhabiri olan babasıyla yılda sadece iki hafta görüşür. Dışardan bakıldığında, yakışıklılığı, ortanın üzerindeki notları, marka giyim kuşamı, okul çıkışında çay bahçelerinde bolca para harcayabilmesiyle gıpta edilen bir gençtir. Kendini kızlar konusunda karşı konulmaz hissetmesi ve dünyada farklı yaşamlar, farklı dertler olabileceğini aklına getirmemesi başlıca kusurlarıdır. Ama Umut da hepimiz gibi insandır; üstelik insan ırkının genç ve toy bir temsilcisidir, biraz defolu olması normaldir.
Uzun zamandır beğendiği Selin tarafından reddedilmesi Umut için başka tatsızlıkların da başlangıcı olur. Aşk acısıyla birlikte önce arkadaşlarından uzaklaşır, ardından üniversite sınavını ve aslında bir yabancıdan farkı olmayan babasıyla ilişkisini sorgulamaya başlar. Yıllardır ona annelik etmiş, hayatını kendisine adamış anneannesine karşı davranışları bile değişir; kabalaşır. Ders saatlerinde de, tıpkı evde yatağına uzandığında olduğu gibi, kendi sıkıntıları dışında hiçbir şeyi düşünemez olur.
Gerçekçi bir portre
Bu arada babası Mehmet Ali, okulların kapanmasına bir hafta kala Eskişehir'e gelir. Umut, Eskişehir'den uzaklaşmak ve Selin'i unutmak umuduyla, yaz tatilini babasının görev yaptığı Bağdat'ta geçirmeyi kafasına koyar. Anneannesiyle babasını bu yolculuğa çıkmaya güçbela ikna eder.
Kafasındaki sıkıntılar ve babasıyla iletişim kurmak istediği halde sorularını, duygularını ısrarla kendisine saklaması ve bunun doğurduğu yanlış anlamalar olmadan da oldukça zorlu bir yolculuktur Bağdat'a yaptığı. Yiyecek ve su sıkıntısı, insanın her yerine işleyen toz ve sıcak, Bağdat'ın her yerine sinmiş kan kokusu... Ne yazık ki Bağdat, birbirlerine nasıl yaklaşacaklarını bir türlü bilemeyen baba-oğula, hiçbir çabanın kapatamayacağı bir ayrılık getirir. Baba ölür; oğul kafasında sorularla, söylemediği ve duyamadığı sözlerin acısıyla evine döner. Eskişehir'de alınması gereken kararlar ve babasının ölümüyle doğan maddi zorluklar vardır ama, Umut'u aklında olmayan hoş bir sürpriz de beklemektedir Eskişehir'de. Tıpkı hayat gibi roman da (romanın yazarı da), kahramanına ne aşırı derecede mutlu ne de tam anlamıyla mutsuz bir son yazar.
Düşlerin Ötesi, Umut'un üzerinden aktardığı gençlik çelişkileri, öfkeleri, kafa karışıklıkları ve yanlışlarıyla gençliğin zor zanaat olduğunun altını ısrarla çiziyor. Özellikle Umut'un iç dünyasının, aynı düzensizlik ve karışıklıkla aktarıldığı bölümler yardımcı oluyor bunu başarmasına. Umut karakterinde gerçekçi bir genç çocuk portresi çizen yazar, bu gencin hissettikleri ve boşvermişliği üzerinden, öğretici olma sıkıcılığına düşmeden gençleri eleştirmekten de geri kalmıyor. Sanıyorum en çok eleştirdiği nokta da, gençliğin başka insanları, onların hayatlarını gözardı etmek için yeterli bir bahane olmadığı. Yoksa Yamaç'tan dersine çalış, üniversiteyi kazan, büyüklerine saygılı ol türünden öğütler beklemeyin.
Yamaç'ın biz okuyuculardan beklentisi başkalarını da düşünmeyi denememiz, duygularımızı çok geç olmadan paylaşmamız, düşünmeden, ne olup bittiğini anlamadan öfkeyle harekete geçmememiz, hayatta en çok ve en önce kendimize saygı duymamız, adımlarımızı bu duyguyla atmamız. Üstelik Yamaç'ın okuyucusu sadece dershane, okul, özel ders trafiğinde savrulan gençler olmak zorunda değil. Gençliği epey uzaklarda kalmış, olaylara ebeveynlikten sıyrılarak bakmakta zorlanan yetişkinler için de ilginç bir okuma olabilir Düşlerin Ötesi.
Roman, adı gibi düşlerin ötesine geçmeyi başarıyor. Bazen hoşa giden ve keyif veren, mutlu eden, bazen can sıkan ve insanı zorlayan, mutsuz eden gerçeklerden bahsediyor. Bunu yaparken de sadece kaleminin gücünü değil, öğretmenlik deneyimini de katıyor işin içine. Umut'un karakterinde ve yaşadıklarında, genç okuyucuyuların kendilerinden çok şey bulacaklarına şüphe yok.
Ayşe Çekiç Yamaç, Bu Yayınevi, 2007, 160 sayfa,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder