ÇÖZÜLMEYEN DİLLERİM
Deli deli esmek geçiyor içimden; toz kaplayan yürekleri canlandırmak, karanlığa küçük bir mum yakmak, külleri savurup ateşi canlandırmak… Üzerine ölü toprağı serpilmiş yığınları, bir üfleyişte silkip kendilerine getirmek…
Dilime bir şarkının dizeleri takılıyor:
“
…
Bana esmeyi anlat
Bana sevmeyi anlat
Anlat ki çözülsün dilim
Ben rüzgarım demeliyim
Rüzgarlığı anlat bana
Senin gibi esmeliyim
……”
Rüzgar değil bir esinti bile olmayı unutmuş yarı ölülere bakıyorum acıyarak. Bir söz, diyorum. Bir tatlı söz, içinde sevgilerden iz olsun; bir bakış, canlılığıyla cümle karanlıklar ışısın; bir el, bütün eller bencilliğinden sıyrılıp biz olsun.
Yok, olmuyor; çözülmüyor dilim. Bunca suskun dile dil olmayı beceremeyince kavruluyor yüreğim. Yeniden içime dönüyorum; durmadan koyulaşan karanlığa karşı tek yapabildiğime… Umut ekiyorum yeniden; küçük bir filiz, bir bakış, bir dokunuş; belki de birlikte söylenecek türküler için… Bin yıllık tozdan arınmak için; dilimde, aynı ezgi, aynı türküyle:
“….
Bana esmeyi anlat
Esip geçmeyi anlat…”
23.02.2007
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder