23 Ağustos 2008 Cumartesi

deneme

  KENDİMLE SÖYLEŞİYORUM

 

 

 

Türkiye’de her üç kadından biri şiddet görüyor, diyor gazeteler. Sırtımdaki yük, olabildiğince ağırlaşıyor. Din, namus, töre, cinayet,  sarmalındayım. Kendimi yeniden doğurmak, şu binlerce yıllık yükten kurtulmak istiyorum; dört yanım karanlık…

 

Bin yıllık toz kaplamış her yeri. Dönüp duruyorum, aynı toz, hep aynı. Yüzler maskeli… Diller iki uçlu bir hançer, sözler maskeli… Sevgiler unutulmuş, solmuş güller. Barış çağrılarına kulak tıkanmış, kırılmış gönüller…Toz kaplamış yürekleri… Yüreğime sesleniyorum: Yoruldum; bu toz yığınında bırak beni.

 

Olmazlanıyor yüreğim:

 

“Arın bin yıllık tozdan. Yağmurda dolaş, yağmurda ıslan. Güneşi iç, gökkuşağına dolan. Savrul rüzgarın kanatlarında. Bulutları biriktir gözlerine… Başlasın sağanağın. Kendi sağanağında yıka düşlerini. Göz pınarlarında ıslanayım. Bir yağmur damlasında unut kötülükleri”.  

 

Ah, yüreğim! Fırtınalar savrulur damarlarımda… Karanlık her yanım. Cezam çoktan kesilmiş, ondandır suskunluğum. Savursun saçlarını zaman, unutulsun gülüşlerim. İşte o anda unut beni.

 

Bir erdem gibi görülen susmanın, sayrılı saldırılara boyun eğiş olduğunu da görmüşüm.  Suskunluğum her rengi boyamış siyaha. Siyahlar çarpışmış içimde… Asırlık suskunluğum, boyun eğmelere dönüşmüş sessizce. 

 

“Bin yıllık yükten kurtulmak, binlerce yıllık karanlıktan sıyrılmak o denli kolay mı?” diyen yüreğimin sesini duyuyorum. Gözlerimden binlerce yıllık cehennemim, cennetim, Anadolu’m geçiyor. Kimi an apak bir pamuk kozası oluyorum Çukurova’da, kimi an bir buğday tanesi Konya’da.. Rize’de bir çay yaprağına uzanıyor ellerim, Afyon’da bir haşhaş kozalağına… Okuldayım sonra, bir çocuğun elindeki kalemde… Bir tabloda, doğayı yeniden yaratıyorum; bir kitapta aşkın öznesini… Nice oğullar kızlar, damarlarımdaki canla yaşam buluyorlar.

 

 Kendimi yeniden doğuruyorum. Bedenimden taşıyorum sonra… Kalemim elimde. İnce iğneyle kuyu kazmaya başlıyorum yeniden. Filize duruyor kasımpatlarım. Birgün çiçeklerimi de açacağım, birgün…

                                      

                                                                                   08.03.2007

Hiç yorum yok: