AYŞE YAMAÇ
GÖNLÜMDEKİ GÜVERCİNLERİN KANAT SESLERİ
Gönlümde güvercinleri okşamıştım bunca yıl; ölü olduklarını sanarak. Dizelerle canlanıverdiler sanki; yüreğimi kanat çırpınışlarıyla sarsarak. Silkinip çıksın istedim tüm günahlar, “yay bakışlı bir çinlinin unuttuğu aynadan”.
Yüreğimde büyümeyen bir çocuk gizliydi hep; saldı birden uçurtmasını rüzgarlara; tutundum iplerine hemen, uykularımda.
Unutulmalara kuruluydu saatim. Damlalarım gidenlerin ayak izlerindeydi… Kalan hep bendim. “Ölü kelebekler sokağına “ değilse de ölü güvercinler sokağına giriyordum hep, kendi şiirim ellerimde. Oysa şimdi,
“önce sesin geldi
aralandı kapılarım
ardında şaşkın bulutlar çıkmazı
sonunda sen
gönlü güvercinli kadın
….”
Diyen dizeleri okuyordum hayranlıkla; bana yazılmış gibi… Bende daha bitmeyen sevdalarım ağlıyordu,
“sen bende daha bitmedin ki
gönlü güvercinli kadın” dizelerinin peşi sıra.
Kim bilir kaç sevdalı bakışın yarısında kalmıştım? Nasıl işlemesin dizeler yüreğime?
“el etme öyle
aşk bu
şakaya gelmez
ben daha gözlerinin yarısındayım”
Denizime varmadan kayboldu sular. Yüzümdeki solgun çizgilere yenileri eklendi. “Gidin!” diye bağırdım arkalarından;
“…
hepiniz gidin
bana yalnız kuşları
ve çocukları bırakın”
Anladım ki bu dizeler gölgemdi benim, sokakların sancısını yüreğime taşıyan. Ve ozanın haykırışı, beni bana haykıran:
“bir gün sizi tutup buralara getirsem
diner mi bilmem
sancısı sokakların”
Büyümeye başlardı darağaçları içimde, ağlardım. İçimdeki çocuğun beni terk etme korkusu ağır basar; sağanağım içimde sele dururdu. Gece ağır ağır örterken üstümü, ay bile unutmuş olurdu doğmayı.
Gönlü Güvercinli Kadın, köpürterek simsiyah saçlarını, gülümsedi dizeler arasından. Son sayfadaki “eski sözler” anıları oynaştırırken, kitabı kapatmak hiç içimden gelmedi. Doyasıya yıkandım bu dize sağanağında. Gönlüm de gözüm de şiire doydu.
Tekin Gönenç
Gönlü Güvercinli Kadın, Cep Kitapları, 1997, 5. Basım.
Kocaeli Üniversitesi 1998 Akademik Ödülü
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder